Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, kontrolsüz kullanılan hipertansiyonun corona virüs için ciddi bir risk oluşturduğunu belirterek,”Kronik kalp, akciğer, şeker, karaciğer, böbrek hastalığı risk oluşturuyor. Kortizonlu ilaçlar kullanıyorlarsa onlar da risk grubunda” dedi.
Corona virüs salgınında risk grubu olarak tabir edilen kronik rahatsızlıklarla ilgili olarak açıklama yapan Ceylan, 60 yaş ve üstünün corona virüse yakalanma oranlarının yüksek olduğunu grip ve zatürredekine benzetme yaparak benzer risk grupları arasında olduklarını söyledi. Ceyhan, “Corona virüste kontrolsüz hipertansiyonun ciddi bir risk faktörü olduğu ortaya çıktı. Diğer hastalıklarda böyle bir durum yoktu.
Kronik kalp hastalıkları, kronik akciğer hastalığı, şeker hastalığı, kronik karaciğer hastalığı, kronik böbrek hastalığı risk oluşturuyor. Bunlarda bağışıklık sistemi ciddi derecede etkileniyor ve az çalışıyor. Kanserli hastalar, kanser nedeniyle tedavi alanlar, başka nedenle bağışıklığı etkileyen ilaç alanlar risk grubunda.
Bunlar eğer bağışıklığı azaltan bir ilaç kullanıyorsalar risk grubundalar, kullanmıyorlarsa risk grubunda değiller. Kortizonlu ilaçlar kullanıyorlarsa onlar risk grubunda. Bağışıklığı baskılayan ilaçları alanlar da risk grubunda. Astım var çok sorulan; bu hastalıkta astım gripteki gibi ağır risk grubunda değil. 30 yaşında bu hastalıklardan birini taşıyanın riski ile 70 yaşında olup bu hastalıklardan birini taşıyanın riski aynı değil. Hem yaş hem hastalık bir araya gelince risk daha da yükseliyor” dedi.
‘BİRİNCİ DALGA BİTMEDEN İKİNCİ DALGA BAŞLAMAZ’
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tarafından yapılan sonbaharda ikinci dalganın başlayabileceği yönündeki açıklaması hakkında değerlendirmede bulunan Ceylan, “Birinci dalga bitecek ki ondan sonra bir ikinci dalgadan söz edebilesiniz. DSÖ tabiri yanlış kullanıyor. Dünya henüz daha birinci dalga ile boğuşuyor. Henüz daha birinci dalgayı bitirmiş bir ülke yok. Yeni Zelanda kutlama yaptı ‘bitti’ diye, vakalar çıkmaya başladı.
Bunlar ikinci dalga değil, birinci dalganın dalgalanmaları. Bu salgınlarda düz çizgiler olmaz hep dalgalanarak seyreder. Biz de birinci dalganın bu azalmadan sonraki bir direnç ile karşılaştık, binler civarında bir rakam ile dağın eteğini yaşıyoruz. İnemedik daha aşağıya. İkinci dalga için önce salgının bitip bir süre sonra yeniden bir dalga ile çıkması gerekir. O da virüste bir mutasyon ile olur. Dünyadaki vakalar ciddi artış içinde. Ben sonbaharda azalmaya geçeceğini düşünüyorum.
Bütün büyük nüfuslu ülkeler artış dönemini yaşıyor. Hiç müdahale etmezseniz aylar içerisinde azalmaya geçiyor. Benim bütün beklentim Hindistan ve etrafındaki büyük nüfuslu ülkelerdi. Onlarda da artışlar başladı. Hindistan, Pakistan, Bangladeş ciddi artışlar yaşıyor. Onlar da muhtemelen en geç sonbaharda azalma dönemine girecekler.
Göreceğiz ki dünyada vakalar azalmaya başlamış. Tabi orada da dalgalanmalarla gidecek. Ne zamanki bir ülke aylarca vaka görmedi ama tekrar bir dalga çıktı ortaya, ona artık ‘ikinci dalga’ diyeceğiz” diye konuştu.
‘YETMEZSE BAŞKA TEDBİRLER ALINACAKTIR’
Corona virüs salgını ile mücadelede alınan tedbirler kaldırılmadan önce daha iyi tahminlerde bulunabildiklerini belirterek sözlerini şu şekilde devam ettirdi:
“Bu artışta 3 ilde maske zorunluluğu getirildi. Bu artışı kontrol etmeye ve vakaların binden de aşağıya gitmesine yetecek mi emin değilim. Yetmezse başka tedbirler alınacaktır. İnmemiz lazım.
Bu çok da sistemi yoran bir şey. Ne insanlar ne sağlık sistemi ne de ekonomi rahatlayabiliyor. Bunun elden geldiğince belki biraz daha sert müdahalelerle aşağıya doğru indirilmesi lazım diye düşünüyorum. Tabi bu müdahalelerin de ekonomiyi çok olumsuz yönde etkilememesi lazım.
Ekonomiyi etkilemeden dükkanları, fabrikaları, iş yerlerini kapatmadan yapılacak şeyler var. Mesailerin vardiyalaşması, evden çalışmaların teşvik edilmesi, maske takılmasının zorunlu hale getirilmesi gibi tedbirleri alırsak ekonomiyi de çok fazla kötü etkilemeden bunu daha kolay kontrol ederiz diye düşünüyorum.”