Herşeyi doğru yaptığımızdan hepimiz genellikle eminiz değil mi? Ellerimizi kurutmak için bir kurutucuya uzatabiliyoruz, bulaşıklar ortada olmasın diye lavaboya koyuyoruz, iş yerinde kahve makinaları en iyi dostumuz değil mi? Ama gerçek şu ki, bunların hepsi aslında masum görünen ama bir o kadar sağlığımız tehdit eden farklı alışkanlıklar…
İşte bazı alışkanlıkların bize verdiği zarar ile ilgili 10 bilimsel kanıtlanmış gerçeği sizinle paylaşmak istiyoruz.
Bilge Cafe, tamamen masum görünen birkaç alışkanlık üzerinde araştırma yapmış. Aslında bilimsel açıdan son derece hijyenik olan bu alışkanlıkların da gerçekliği kanıtlanarak bizlere ulaştı. İşte o alışkanlıklar!
1. Bulaşıkları lavaboya koymayın.
Lavabo, bakterilerin üremesi için mükemmel bir ortamdır. Salmonella, koli basili veya stafilokok buralarda rahatlıkla kendine yer bulur. Mide ve bağırsaklarımızın sağlığı için, sadece bulaşık yıkandıktan sonra değil, aynı zamanda balık, çiğ et, süt ürünleri ve sebze gibi gıdaların da buraya temas etmeemsine özen göstermeliyiz. Bulaşık yıkandıktan sonra da lavabo çok iyi bir şekilde ytemizlenmeli ve durulanmalıdır.
2. Ellerinizi sıcak su ile yıkamayın.
Bazı araştırmacılar kullanılan su sıcaklığının mikropların ölmesinde etkili olmadığını söylüyor. Bu durumda ellerinizi yıkamak için harcanan zaman aslında daha önemli. Ellerinizi sıcak suda sık sık yıkayarak, cildinizin koruyucu fonksiyonlarını azaltırsınız ve cilt üzerinde tahriş veya dermatit oluşmasına neden olursunuz. Ilık su her zaman daha faydalıdır.
3. Yüzünüzde makyaj ile spor yapmayın.
Günümüzde hayatın koşturması içinde bazen ofisten ya da özel bir etkinlikten spor salonuna koşmamız gerekir. Bu sıkışıklıkta makyajın silinmesi aklımıza bile gelmez, hatta bazen zaman harcamanın anlamsız olduğunu düşünürüz. Eh itiraf edelim kalsın diye de düşünebiliriz. Spordan sonra duş alırız nasılsa diyerek kendimizi rahatlatırız. Ancak, egzersiz sırasında cildimizin nefes alması ve kendini temizlemesi gerekiyor. Makyajlı olursanız, bu durum gözenekleri tıkayabilir. Sonuç olarak, cilt sorunlarına daha fazla eğilimli olabilirsiniz. Spordan önce önce üşenmeyin ve makyajınızı çıkarın.
4. Tuvaletlerde elektrikli el kurutucusu kullanmayın.
Umumi tuvaletlerde elimizi kurutucuya tutarak, hiçbir yere değmediğimiz için hijyenik hissederiz ya, işte o bir yanılsama durumudur. Aslında, elektrikli el kurutucuları hiç hijyenik değildir: çok sayıda bakteri yakalar ve onları hava akımıyla çevreye yayarlar. Elimizi altına tuttuğumuzda başımıza gelen de budur. Kağıt havlular, kesinlikle daha verimli ve daha temizdir.
5. Alışveriş torbalarını tekrar kullanmayın.
Bir kereden fazla kullanılan bir torbada, çok miktarda mikrop bulunur. Eğer bir torbaya daha önceden çiğ et paketi koyarsanız, bakteriler diğer ürünlere, özellikle de meyve ve sebzeye yayılacaklardır. Çözüm, her seferinde yıkamak zorunda olduğunuz tek kullanımlık bir çanta veya bir kağıt torba kullanmaktır.
6. Et ve sebzeleri aynı kesme tahtasında kesmeyin.
Mikrobiyolog Dr. Charles Gerba, bir kesme tahtasının tuvaletten 200 kat daha fazla bakteri içerdiğini iddia ediyor, bu yüzden kestiğiniz herşeyin tahtası farklı olmalı ve temizlenebilir şekilde bir malzemeden seçilmeli. Çiğ et kestiğiniz bir tahtada zehirlenmenin en yaygın iki nedeni olan salmonella ve campilobakter ile kontamine olur. Çözüm, et ve sebze için 2 farklı kesme tahtası kullanmak ve ahşap malzeme değilde cam malzemeli olanları tercih etmek olacaktır.
7. Ofisteki kahve makinasına dikkat!
Bir kahve makinesi haznesi, farklı bakteri türleri için çok uygun bir ortamdır. Bir ofis kahve makinesinde, bir banyo dolabından çok daha fazla mikrop vardır. Sağlığınızı korumak için, çok sıcak su ve bulaşık deterjanı kullanarak hazneyi olabildiğince sık yıkayın ve de durulayın.
8. Cep telefonunuzu ayrı bir yerde taşıyın.
Çantanızın cep telefonunuzun, çevredeki ortamdan tamamen korunduğu güzel ve temiz bir yer olduğunu düşünebilirsiniz, ancak maalesef bu doğru değildir. Telefonunuzu ayrı bir cepte tutmak ya da telefona özel bir taşıma çantasına koymak çok daha iyidir, bu şekilde mikroplarla daha az bir araya gelir. Ortalama bir telefon, tuvaletten 10 kat daha kirlidir. Telefonunuzu her gün ıslak mendille silmelisiniz.
9. Kışlık kıyafetlerin temizliğine dikkat edin.
Eldiven ve atkılarınızı çamaşır sepetine ne zaman atıyorsunuz, bahara kadar beklemiyorsunuz umarım. Uzmanlar her 1-2 haftada bir kez şapka, eşarp ve eldiven gibi vücuda temas eden aksesuarları yıkamanızı tavsiye etmektedir. Bu giyim eşyaları ağız ve burnumuza sık sık temas eder. Mikrop biriktirir ve bu nedenle bağışıklık sistemimiz zayıflayabilir.
10. Donmuş ürünleri oda sıcaklığında çözmeyin.
Oda sıcaklığı donmuş gıda kalitesini olumsuz yönde etkiler. Et, balık ya da tavuk gibi donmuş ürünleri öncelikle kapalı halde çözmek gerekir. Açıkta bir masada ya da tezgahta bırakmak sakıncalıdır. Mikropların çoğalmasını önlemek için, buzdolabında defrost yapmak her bakımdan daha iyidir.
Bonus Bilgi: Yemeğinizi arkadaşlarınızla paylaşın.
Bağışıklık sisteminiz, sevdiklerinizle birlikte bir tatlı bölüşmek ya da arkadaşlarınızla birlikte patates kızartması paylaşmak konusunda size müteşekkir olacaktır. Uzmanlar, bunun iyi bakterileri nasıl değiş tokuş ettiğimiz konusunda hemfikirler. Ancak hemen belirtelim, bu paylaşma hasta olan kişiler için geçerli değildir. Hasta olanlarla yiyecek paylaşmak sağlıklı değildir.
Kamusal alanlarda, işyerinde ve evde bizi bekleyen tüm bu tehditlere karşı nasıl sağlıklı kalınır? Sizin de uyguladığınız yöntemler var mı? Yorumlarda bizimle paylaşın!