Chuando Tan, sadece başkalarının değil kendi fotoğraflarını da çekerek tüm dünyanın dikkatini kendine çeken Singapurlu bir fotoğrafçı. Chuando 1966’da doğdu, yani şu anda 54 yaşında ama 20 yaşında gibi görünüyor. Peki bu kadar genç görünmesinin sırrı ne? Gelin hep beraber bakalım.
Chuando’nun nasıl yaşadığını, ne şekilde beslendiğini, günlük hayatta neler yaptığını sizler için öğrendik. Belki de bu adam sonsuz gençliğin sırrını bulmuştur ne dersiniz?
Her şey nasıl başladı?
1980’lerde model olarak çalıştığı biliniyor; 90’larda pop şarkıcısı olmayı bile başardı. Ancak şarkı söyleme kariyeri uzun sürmedi ve bu yüzden Tan fotoğrafçılığı seçti. Bir keresinde başka bir çalışmasını göndermek yerine kendi fotoğrafını yayınladı ve her şey o zaman başladı.
Gün geçtikçe Tan’ın değişmediği ve yaşından genç göründüğü fark edildi. Bazı insanlar bunun genetikle ilgili olduğunu düşünürken, diğerleri sırrın yaşadığı yerde olduğunu düşünüyor. (Singapurda temiz hava, iyi ilaçlar ve kaliteli ürünler olduğu için.)
Gelin şimdi bu fotoğrafçının bir gününü nasıl geçirdiğine göz atalım.
Kahvaltıda 6 yumurta yer.
Tan, sağlıklı ve spor yapan bir kişinin dış görünüşünün %70’inin beslenme ve %30’unun egzersize bağlı olduğuna inanıyor. Bu yüzden sabah kahvaltıda 2 yumurta sarısı ile 6 haşlanmış yumurta yer. Ek olarak, bir bardak süt içer ve bazen kahvaltısına çilekli avokado ekler. Bu, güne başlamak için iyi miktarda protein ve enerjidir.
Yumurtaların yanı sıra gün içinde tavuklu pilav, ızgara sebzeler ve balık çorbası yer. Ayrıca kahve ve çaydan kaçınır ama çok su içer.
Sigara içmez, alkol kullanmaz ve akşam yemeğinde taze yeşilliklerden yapılmış bir salata tüketir.
Her gün egzersize yaklaşık 90 dakika harcıyor.
Tan, haftada 4 kez veya çok meşgulse en az 3 kez güç antrenmanı yapar. Bu aktiviteye 30 dakikadan fazla zaman harcamaz. Güç antrenmanını her zaman kardiyo antrenmanı izler; ancak diz sakatlığı nedeniyle koşu yapamaz, koşu bandında hızlı bir şekilde yürür. Akşamları bir yüzme havuzuna gider ve orada yaklaşık bir saat yüzer.
Sadece yapmaktan hoşlandığı şeyi yapıyor.
Belki kulağa önemsiz gelebilir ama kaçımız gerçekten sevdiğimiz ve yapmak istediğimiz şeyi yapıyor? Belki de sonsuz gençliğin sırrı budur? Çünkü yaptığınız her şey ruhu ve dolayısıyla tüm vücudu etkiler.
Chuando Tan, “Pek çok farklı işi denedim ve gerçekten sevdiğim şeyde durdum. İnsanları seviyorum, iletişimi seviyorum, fotoğraf çekimi ayarlamayı ve fotoğraf çekmeyi seviyorum. Hoşlanmadığınız bir şeyi yaparsanız, kendinizi kötü hissedersiniz ve elbette bu sağlığınızı güçlendirmez.”
Cilt bakım ürünleri kullanmıyor.
Bazı insanlar Tan’ın estetik ameliyat olduğundan ve bazı özel kozmetikler kullandığından şüpheleniyor. Ama Tan bu konuda, “Hassas bir cildim var, bu yüzden her gün kullandığım sadece 2 şey var: yüz yıkama jeli ve nemlendirici krem.” diyor. Ancak Tan, gri saçları nedeniyle saç boyası kullandığını kabul ediyor.
Geç uyumaz.
En geç 23.00’de uyuyor ve her gün erken kalkıyor. Tan, gece çalışmanın ve gece yarısından sonra film izlemenin sağlığa zararlı olduğunu söylüyor. Ayrıca iyi uyumak için uyumadan 5-6 saat önce yemek yemeyi bırakmayı tavsiye ediyor.
Chuando, “Güven bana, erken yatmak buna değer. Yeterince uyuduktan sonra, gece çalışmaktansa gün içinde daha fazla şey yapabileceksiniz.”
Kısaca sır neymiş?
Genelde olduğu gibi, her şey çok basit:
- Sevdiğiniz işi yapın,
- Sağlıklı beslenin,
- Tam zamanlı uyku ve egzersiz yapmaya özen gösterin.
Bir çok ünlü benzer yaşam tarzına bağlı kalıyor. Üstelik herhangi bir estetik ameliyat geçirmediklerini iddia ediyorlar. Hepsinin gerçek yaşlarından daha genç göründüğüne katılıyor musunuz?
Peki siz hangi yaşam tarzına bağlı kalıyorsunuz? Yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
Çok doğru ama ülke avantajı olduğunda, hemfikirim. Gerek sağlıksız sosyo-politik gerilim gerekse, toplumun sağlıksız ‘GDO’ lu beslenme zarureti içinde olması gibi etkenler, başlıcalarıdır.
Nasılda doğru bir tespit günümüzde insanlar hala yediklerinin sağlıklı olduğunu zannedip ilaçlara bağımlı kalmaya mahkum oluyorlar üstelik bunun farkında değiller yazık çok yazık…